Saray Dediğin Böyle Olur

Tabiki Dolmabahçe Sarayından bahsediyoruz. Görkemi ve mimarisi ile Dünya’da sayılı eserlerden bir tanesidir. Bu yazımızda, gurur kaynağımız olan Dolmabahçe Sarayı ve mimarisi hakkında önemli bilgiler vermeye çalışacağız. Saray dediğin böyle olur dedirten bir baş yapıtı, temelden çatıya birlikte inceleyeceğiz.

Her zevk, tarz ve bakış açısı farklıdır. Herkesin görsellik anlayışı farklıdır. Bazı yapıtlar vardır ki, her zevke, her tarza ve her bakış açısına biren hitap eder. Herkesi etkileyip büyülemeyi başarır. Dolmabahçe Sarayı‘da bu maksimum etkiye sahip olan liste başı mimarilerden bir tanesidir. Gurur kaynağımızdır.

Saray Dediğin Böyle Olur – Antik zamanlardan itibaren gemicilik faaliyetlerinin adeta merkezi olarak kabul edilen bir koyda, Bizans döneminde kraliyet sarayları inşaa edilmeye başlanmıştı. Büyük gemilerin demir attıkları bu koyun on altıncı yüzyılda tamamen doldurulmasından sonra, ‘Dolmabahçe’ ismini almıştır. Burada yapılan en büyük üçüncü saray olan Dolmabahçe sarayıdır. Beşiktaş sahil yapıları adında yapılan ve o zamana kadar kullanılan tüm yapılar yıkılıp, yerine Dolmabahçe Sarayı yapılmıştır.

Dolmabahçe Sarayı’nın Tarihçesi

Yapıma başlangıç tarihi: 13 Haziran 1843

Yapımın bitiş tarihi: 7 Haziran 1856

Yaptıran: Padişah Sultan Abdülmecid

Mimarlar: Abdülhalim Bey, Altunizade İsmail Zühtü Paşa, Karabet Balyan, Ohannes Serveryan, Nikoğos Balyan ve James William Smith.

Dolmabahçe Sarayının Mimarisi

Saray esas olarak üç ayrı bölümden oluşmaktadır. Tüm saray mimarisi bu yönde çizilmiş ve uygulanmıştır. İç dekorasyon çalışmaları tamamen bu amaçla şekillenmiş.

Mabeyn-i Hümâyün (Selamlık) : Devlet işlerinin yürütüldüğü resmi bölüm.

Muayede Salonu (Tören salonu) : Önemli Devlet törenleri bölümü.

Harem-i Hümâyün (Harem) : Padişah ve ailesinin yaşadığı özel bölüm.

44 adet ana salonlar, 285 adet odalar, 68 adet tuvaletler ve 6 adet hamamıyla tüm devlet törenlerine, resmi kabullere ve padişah aile yaşamına olanak sağlayacak şekilde yapılmıştır. 14.595 m2’lik bir alana kurulu monoblok bir yapı olmasından dolayı, ülkemizin en büyük sarayı olarak tartışmasız yerini almaktadır.

Saray Dediğin Böyle Olur

Dolmabahçe Sarayı’nın Dekorasyon ve Mimarisi

Gerek mimari çizimleri olsun, gerekse iç ve dış dekorasyon çalışmaları olsun büyük ölçüde batılılaşma yönünde uygulamalar mevcuttur. Fakat bunun yanında Osmanlı kültüründen de uzaklaşılmamıştır. Bu ince çizgi mimaride ve dekorasyonda korunmuştur. Örneğin; o zamana kadar sedirler kullanılırken, Dolmabahçe Sarayında masa ve sandalyeler kullanılmaya başlanmıştır. Modern ve çağdaş bir yapı olmasına büyük titizlik gösterilmiştir. Batılılaşma ve modernleşme yolunda atılan en büyük adımlardan birisidir Dolmabahçe Sarayı.

Dolmabahçe Sarayının dış cephesi tamamen küfeki taşlarıyla dizayn edilmiştir. Çatısı ise kurşunla inşa edilmiştir; oda ve hamamlarında dizayn edilen mermer taşları ise Marmara adasından getirilmiştir. Bu sarayın dış cephesi oldukça sade olmakla beraber iç mimarisi son derece gösterişli, renkli ve oldukça çekicidir. Bu sarayın iç mimarisi rengarenk çiçek motifleriyle süslenmiş ve her renkten desenler ile kaplanmıştır.

Dolmabahçe Sarayının iç süslemelerini yabancı ressamlar gerçekleştirmiştir. İç dekorasyonunu ise yine bir yabancı olan Fransız M. Sechan tarafından yapılmıştır. Bu saray iç mimarisi ve dizaynı bakımından Fransız sarayı olan Versaile Sarayına tıpa tıp benzemektedir. Bu özellikleri ile batı dünyasının Osmanlı devletindeki etkisi çok açık bir şekilde görülmektedir.

Saray dediğin böyle olur dedik ve bunu bu kısa makalemizde sizlerle paylaştık. Çok uzun yazarak bunu ispatlamaya gerek bırakmayan Dolmabahçe Sarayımız yeterince mükemmelliğe sahip. Sürekli resterasyon çalışmaları yapılarak, tüm tarih boyunca ayakta durması sağlanmaktadır. Hala ilk gün kadar muhteşem olan Dolmabahçe Sarayı, saray dediğin böyle olur dedirten örnek bir yapı olma özelliğini günümüzde de korumaktadır.